SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 683 >>

باب: ما جاء في قبر النبي صلى الله عليه وسلم وأبي بكر وعمر رضي الله عنهما.

96. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in Kabri İle Ebu Bekir Ve Ömer'in Kabirleri

 

-{فأقبره} /عبس: 21/: أقبرت الرجل إذا جعلت له قبرا، وقبرته دفنته. {كفاتا} /المرسلات: 25/: يكونون فيها أحياء، ويدفنون أمواتا.

Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurmuştur: "Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.[Abese 21]

Biz yeryüzünü bir toplanma yeri yapmadık mı? Dirilere ve ölülere.[Murselat 25-26]

 

حدثنا إسماعيل: حدثني سليمان، عن هشام. وحدثني محمد بن حرب: حدثنا أبو مروان، يحيى بن أبي زكرياء، عن هشام، عن عروة، عن عائشة قالت:

 إن كان رسول الله صلى الله عليه وسلم ليتعذر في مرضه: (أين أنا اليوم، أين أنا غدا). استبطاء ليوم عائشة، فلما كان يومي، قبضه الله بين سحري ونحري، ودفن في بيتي.

 

[-1389-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ölüm hastalığı sırasında, hanımları içinde Aişe'nin yanında kalmayı çok istediğinden, Aişe'ye olan İştiyakından dolayı: "Bugün kimin nöbetindeyim", 'Yarın kimin yanındayım?" diye sorardı.

 

Hz. Aişe dedi ki: Benim günüm (Resulullah'ın yanımda kalacağı gün) geldiğinde Allah onun ruhunu benim kucağımda aldı ve o benim odama defnedildi.

 

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا أبو عوانة، عن هلال، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها قالت: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم في مرضه الذي لم يقم منه: (لعن الله اليهود والنصارى، اتخذوا قبور أنبيائهم مساجد). لولا ذلك أبرز قبره، غير أنه خشي، أو خشي، أن يتخذ مسجدا.وعن هلال قال: كناني عروة بن الزبير، ولم يولد لي.

 

[-1390-] Aişe r.anha şöyle dedi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir daha ayağa kalkamadığı ölüm hastalığı sırasında şöyle buyurdu: ''Allah Yahudilere ve Hristiyanlara la'net etsin. Onlar Nebilerinin kabrini mescid edindiler."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu söylememiş olsaydı onun kabri açık bir yerde bırakılırdı. Ancak o kabrinin mescid edinilmesinden korktu (yahut onun mescid edinilmesinden korkuldu).

 

 

حدثنا محمد بن مقاتل: أخبرنا عبد الله: أخبرنا أبو بكر بن عياش، عن سفيان التمار أنه حدثه:  أنه رأى قبر النبي صلى الله عليه وسلم مسنما.

 

Ebu Bekr İbn Ayyaş, Süfyan et-Temar'ın Nebi'in kabrinin yerin zemininden yüksekçe olduğunu gördüğünü söylemiştir.

 

 

حدثنا فروة: حدثنا علي، عن هشام بن عروة، عن أبيه:

 لما سقط عليهم الحائط في زمان الوليد بن عبد الملك، أخذوا في بنائه، فبدت لهم قدم، ففزعوا، وظنوا أنها قدم النبي صلى الله عليه وسلم، فما وجدوا أحدا يعلم ذلك، حتى قال لهم عروة: لا والله، ما هي قدم النبي صلى الله عليه وسلم، ما هي إلا قدم عمر رضي الله عنه.

 

Hîşam Ibn Urve babasından şunu aktarmıştır. Velid Ibn Abdülmelik zamanında Hz. Aişe'nin odasının (Hz. Nebi'in kabrinin) duvarı göçünce onu yeniden bina etmeye başladılar. Bu sırada kabirden bir ayak göründü, Bunun Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  ayağı olduğunu zannederek korktular. Bunu bilen hiç kimse bulamadılar. Ta ki Urve onlara şöyle söyledi: Hayır vallahi bu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ayağı değil, o ayak Hz. Ömer'in ayağıdır.

 

 

وعن هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها:

 أنها أوصت عبد الله بن الزبير رضي الله عنهما: لا تدفني معهم، وادفني مع صواحبي بالبقيع، لا أزكى به أبدا.

 

[-1391-] Aişe r.anha Abdullah Ibn Zübeyr'e şunu vasiyet etti: "Beni onlarla (Nebi s.a.v., Ebu Bekir ve Ömer) birlikte defnetme. Beni el-Bakî'de arkadaşlarım (Nebi'in eşleri) İle birlikte defnet. Böylece ebedî olarak tezkiye edilmemiş olurum (böylece Nebi'in diğer eşleri arasında ayrıcalıktan ve belki de hak etmediğim bir faziletten uzak kalmış olurum).

 

Tekrar: 7327